Batık güneş, soğuk zemin
Boğuk nefes, içim emin
Tahrik son radde kalbim boş bir cadde, yüzler serin
Güven uzaklaşır içimden, bu kuşku iğneler derin
Benim kendimden başka sadığım varsa bana verin
Kaçıncı kuyuyu kazmaktasın, içine beni düşürmek için?
Biriktirdiğin toprakların, soluklarımı kesmek için
Bak bir bildiğim var, öl demezse tanrım yaşar kul
Taşar deniz, yüzer balık, batmaz bizim kayık
Aşar boyumu dalga, loş bir oda bu boş kağıtların içinde oturduğu
Yalnız adamın dilsizliğine eşlik eder taş duvar
İçimde şefini kaybeden bir orkestranın hüznü var, dışımda Charlie Chaplin gülüşü
Kimsenin bir kimseden bir farkı yok, çıkar en önde
Kalabalık bir dost listesi, gereksizler tepelerinde
Anladım ki geçti yıllar adlarını unuttu dilim
Bir yere kadar dayandım, yol ortasında bitti pilim
Nakarat
Tercihini yap, seçeneklerinden seç
Geç köprüyü sınavın sonu malum
Dil yaratmakta en asil silahlarını
Cümleye yükle cephaneyi bekle
Nakarat
Zaman yalancılarla, arsızlarla geçer, irdeledim
Henüz küçüksün, ben de senin yaşlarında asileştim
Annem babam öğüt verirdi, en doğrusunu ben bilirdim
Hayat denen ekmekten bir dilimdim ben de yendim
Unutma bir delil gerek, bir dostluk kanıtı lazım
Ucu kırılmış bir kurşun kalemle, kalemtraşın aşkı misal
Dost masal, bir önsözü ve birde buruk sonu var
Kısa bir süre güneş açar yanarsın, sonra kar yağar donarsın
Karanlık olmadan aydınlık değersiz bir pırlanta
İçini dinle sesini duy, konuş ruhunla karanlıkta
Şişman pişmanlıkların içini kemiren
Utan, sıkıl, korkma, geçer
Kaderin eli içimizden en zayıf halkayı seçer
Bak şeker, sen git kendine has tarzınla şinanay oku
Nasıl temizleyeceksin bakalım ortalığa saldığın boku?
Ayırt ettim gözleri açı ve gözleri toku
Kendine gelmek için hergün en az, bir kere bir dizemi oku
Nakarat
Tercihini yap, seçeneklerinden seç
Geç köprüyü sınavın sonu malum
Dil yaratmakta en asil silahlarını
Cümleye yükle cephaneyi bekle